12 Ağustos 2011 Cuma

32- Özgeşmişim:


            Ülkemin Aydınlık Yüzlü İnsanlarına
ÖZGEÇMİŞİM’in Sunulmasıdır!

1954 yılındaki “Ot ile Ekinin arasında”, yani ot biçim mevsimi bitip de, ekin biçim mevsimi başlayacağı sıralarda doğmuşum ben Konya - (Düşmana bozgun veren bozucu+kıran verip ortadan kaldırıcı =Boz!+Kır!) Bozkır İlçesinin, Yelbeyi Köyü’nde.
İlkokulu kendi köyümün okulunda (Çatak Üniversitesi) okudum. Bitirdiğim yıl,  Köy Enstitüsü kökenli, aynı uygulamaların yoğun ve çok yönlü eğitim alışkanlıklarının o sıralar devam etmekte olduğu  İvriz İlköğretmen Okulu'nun yatılılık sınavlarını kazanarak oraya girdim. 6 yıl süren yoğun bir eğitim öğretim bombardımanından sonra 1972 yılında mezun olarak ilk görev yerim olan Ağrı Tutak Damlakaya Köyü İlkokulu'nda Öğretmenlik görevime başladım. Daha doğrusu hayat okuluma... 1977 ile 1980 yılları arasında Bozkır’ımızın Taşbaşı Köyü'nde 3 yıl görev yaptıysam da sonraki görev yerlerim Öğretmenlikten emekli olana dek İzmir Merkez, Ödemiş ve Torbalı Bölgeleri oldu.
Önceleri, Öğretmenliğin yanında, hem köylümüze örneklik ve yol göstericilik, hem de geçimliğime takviye anlamında halı dokuma, trikotaj makinesi ile örgü yapma, toptan odun, yaş meyve sebze ticareti gibi işlerle meşgul olup bol para kazandıysam da aradığım şeyin para olmadığını, bunun beni tatmin etmediğini gördüm. Ve kendimi yenileme ihtiyacı duydum.
Durum bu olunca İzmir-Torbalı Bozköy Köyü İlkokulu'nda Öğretmenlik görevime devam etmekte iken 1985 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne girerek 1989'da oradan mezun oldum. 1990 yılında, öğretmenliğin yanında Avukatlığa da başladım. Gece okuluna tayinimi yaptırmak suretiyle, Öğretmenlikten emekli olana dek 7 yıl iki mesleği birlikte yürüttüm.
Hayat yolcuğumda inşallah tüm çalışmalarımı ve özellikle avukatlık işini icra ederken sırayla ve birbirleriyle bağlantılı olacak şekilde beş şeyi hedef edindim kendime…
Bunlar:
-Haklının hak olan, hakkını aramak…
-Bu yoldan Hakk olan, Hakk’ı aramak…!
-Haklıya bir dost kapısı aralamak…!
-Haksızın karşısına bir kale dikmek…!
-Eh, burasını bir dost kapısı edinenlerden bu çarkı döndürecek kadar bir parayı aramak…  
Ne var ki bu hususta çok da başarılı olduğumu söyleyemem! Bu başarısızlıkta, kendi kişisel özelliklerimin payı olduğu gibi, toplumumuzun son yıllarda içine hızla itilmekte olduğu dejenerasyonun da etkisi olsa gerektir.
Dolayısıyla ülkemizdeki yargısal ortamın işleyişinin kişiliğimi olumsuz yönde törpülediğini görerek ve bu ortamı protesto etmek maksadıyla geçtiğimiz Mart ayında kendi isteğimle Avukatlık Mesleğinden ayrıldım. Sonuç olarak, "Çıkardım cüppemi giydim kendimi!". İnandığım değerler adına mücadele etmek husunda daha güclü buldum böylece kendi öz benliğimi

Şimdilerde ise yoğun olarak yazım çalışmalarıyla meşgulüm. Nitekim bu çalışmaları şahsen ben; hiçbir ikbal yada maddi çıkar beklemeksizin, asli mesleğim olan Öğretmenlik misyonu ile var olmanın sorumluluğunu yerine getirebilmek, insanımıza olan vefa borcumu ödeyebilmek, yemekte bulunduğum ekmeğin karşılığını bir nebzecik de olsa verebilmek adına birikimlerimi insanımız ve insanlık adına paylaşarak, toplumsal barışa katkıya çalışıyorum.

Gerçi bu yazma işini ta çocukluktan dert etmiştik başımıza. Bu iş, özellikle İvriz İlköğretmen Okulu’ndaki en önemli uğraşlarımla, geleceğe dönük ukdelerimin başındaydı.
Orada nice şiirler yazmış, okumuştum. Ve en güzel hep ben okumuştum Arkadaşlarım bilirler; hem şiir yazma, hem de okuma yarışmalarının tek favorisi bendim. Ayrıca öykü ve romanın da hakkından gelirdim. Özellikle; “Yırgar” adlı şiir kitabımdaki şiirler okul arkadaşlarımın hatıra defterlerini süsler, ezberlerini işgal ederdi. Ayrıca dağlarda yaşayan, okul görmemiş, her şeyi yaşayarak öğrenmek zorunda kalmış ama hatalarını bilmiş bir cezaevi kaçağıyla, dağlarda karşılaştıkça yaptığımız sohbetleri romanlaştıran “Kaçak”; yine rahmetli dedem; Ülkemizde ilk kurulanlardan birisi olan, Konya-Bozkır İlçe Müdafaa-i Hukuk Teşkilatı kurucu üye ve köyler temsilcilerinden, zamanın Yelbeği Köyü Muhtarı, önder ve cesur kişilik; Delimam’ın hayıtından alıntılar yapan “Delimam” adlı roman çalışmalarım öğretmen ve öğrenciler arasında okunurdu. Ve de pek meşhurdu.
Kitap taslakları elime ara sıra gelir, devamı niteliğinde bir şeyler yazdığım anda elimden çıkar, İvriz’li okuyucularımı şöyle bir kolaçan eder, yine bana gelir, bu çalışmalar elden ele dolaşır ve böylece sürer giderdi. O günün şartlarında bu; arkası yarın gibi bir şeydi… 
Her şeyden önce insana ve insanlığa faydalı olmak en temel ilkemdi. Buna inanıyordum. Kitaplar yazmak yoluyla da yürümeyi isterdim bu yolda. Kendimi buna hazır bulurdum hep.  İnançsal anlamda yani. Aynı şekilde bunu benden, beni tanıyan tüm İvrizliler de beklerlerdi.
 Ama kendimizi hayat gailesine kaptırdık. Bu gaile bugüne dek elvermedi buna! 
Yukarıda sözünü ettiğim üç adet, adeta bitmiş durumdaki kitabım zamanın tozlu yollarında kaybolup gitti! Ve tam 35 yıl beklemek gerekti! Belki bu bir zaaftı, belki de doğru zaman değildi. Bilemiyorum…

İşte bu anlamada; "Çürüme" adlı ve aynı kapak altında "Nikâh Yozgunları, Çürüme, Sabır Bozgunu, Gurbetteki Vekil" ve "Kördöğüşü"  adlarında 5 ayrı kitaptan müteşekkil, ders kitabı boyutlarında 576 sayfalık basılmış bir kitabım vardır.
Bu kitap  ve içeriğinin tanıtımı;

Bunların dışında basıma hazır 8 kitabım vardır. Ancak ülkemizdeki okuma alışkanlığının zayıflığı karşısında, son yıllarda köşe yazılarına ağırlık vermeye başladım. Böylece özellikle Torbalıda ki yerel gazetelerde "Halk ve Halk İçin Özgür KÜRSÜ" adındaki köşelerimde köşe yazarlığı yaptım. Bu adı, aynı adın içeriyle uyumlu olacak şekilde çıkarmayı tasarladığım bir gazete için düşünmüştüm aslında. Lâkin bu olmadı.
Daha sonra bazı Internet sitelerinde yazmaya başladım; insanımıza erişip, onlarlar bir şeyler  paylaşabilmek adına.
Gerek kitaplarım, gerekse diğer yazılarıma,
http://kitaplarim-av-mehmet-duran.blogspot.com/  link adresi tıklanarak erişilebilir!

Yazılarımı incelemenizi arzu ediyorum ki buradan da anlaşılacağı ve takdir edeceğinizi umduğum üzere;
Bir nebzecik olan o, azıcık genel kültürüm, eğitimci kimliğim, hukuksal birikimim, halen öğrencisi bulunduğum hayat okulumun yanında, gerek diyalektik sol, gerekse idealist vs. sağ düşünce tarzları ile İslâm-i bilgi birikimim nedeniyle:

"Tam ortaya durduk, her yöne baktık, Tuttuk bir de her yönden ortama baktık!"

Biçimindeki sözlerimle ifadeye getirmeye çalıştığım özgün ve hiçbir düşünce ya da ideolojinin esiri olmayan, Yüce Atatürk’ümüzün veciz bir sözüyle ifadeye gelen “Fikri hür, vicdanı hür nesiller…” olabilmek çabasındaki düşünce tarzımla, olay ve olgulara özgün yorumlar getirmeye, sosyal barışa bu yoldan katkı vermeye çabalıyorum kendi çapımca.

Durum bu olunca, demokrat, laik, toplumcu, ilerici, dindar, Atatürkçü, hakşinas vb. vasıfları bilinçlice ve bilgi ile kendi kişiliğinde samimiyetle kaynaştırıp uzlaştırmış bir kişilik olarak görmekteyim kendimi.
Ve ülke sorunlarımızın çözümü anlamında kendisini “sol” düşünce içinde tanımlayan kardeşlerimizin “Kuran’sal İslam” ile buluşup barışmaları, aynı şekilde gerçek dindarların da “sol değerleri” benimsemeleri, ve buradan çıkacak bir sentez ile yola devam edilmesi  gerektiğine inanıyorum! Aynı çerçeve içinde ve ülkesel sorunlarımızın çözümü anlamında başkaca bir çıkar beklentim olmadan katılımda bulunmak arzusuyla yazıyorum...

Buradaki sözlerim elbet sadece kendi şahsi bakışım ve kendime olan bu yöndeki inancımın yansımasından ibarettir. Gerek burada gerekse sair yazılarımda öne sürdüğüm düşünceler hakkındaki takdir ve değerlendirme sizlerindir elbet...

Ülkemin aydınlık yüzlü insanlarının yaşadığını bildiğim ve yine ülkemin muhtelif  İlçe ve illerinde yayın yapan ve İnternet adreslerini http://kitaplarim-av-mehmet-duran.blogspot.com/ adlı blog adresinde bulabileceğiniz muhtelif Internet sitelerimiz aracılığıyla, sizlere seslenmekten onur duyacağım! Elimin erdiği dilimin döndüğünce, olumlu anlamda  katılımlar yapmaya çabalayacağım inşallah bundan sonra ve buralarda!
Gerek genel, gerekse yerel sorunlarımızın çözümleri alanında…
İnanın, çok mutluyum bu anlamda!
Bana verilen bu fırsattan yana!
Ve cümlenize saygılarımla…

Güncelleme: 04.Şubat.2011
                                                                                                            Mehmet DURAN